30 Nisan 2012 Pazartesi

Hatice Teyzem ve Ben

Daha önce bahsetmemiş miydim? Etrafımız koç burcunun mükemmel insanlarıyla sarılı... En başta babam ve Hatice Teyzem geliyor tabi ki... Geçenlerde güzeller güzeli Hatice Teyzem bize geldi. Annem de iki arada bir derede bir pasta ayarlayıp Teyzem'e küçük bir kutlama yaptı.

Annem pastanedeki amcanın pastanın üzerine yazdığı yazıyı pek beğenmedi. Koca koca ve yamuk harflerle" iyi ki doğdun teyze!" yazan amca TEYZE kelimesini de aynen burada olduğu gibi vurgulama gereği duymuş nedense :) Teyze dediysek öyle teyze değil, çıtır teyze benim Hatice Teyzem! Bakın fotoğraflara, haksız mıyım? : 


"Ayyy mutfakta birşey yanıyor!" diye telaşla bağıran anneme koşup küçük pastasını gören Hatice Teyzem... 


Canım teyzem minik ellerimle dua ediyorum; güzel yüzün hep gülsün, güzel gönlündeki bütün dilekler gerçek olsun! Kucağına rengarenk çiçekler dolsun!

 Hep bizimle ol!.. Nice mutlu yaşlara...

Baba Sevgisi

İşte tam da böyle birşey baba sevgisi... Sarıp sarmalayan, insanın içini ısıtan, güven veren, cesur hissettiren bir duygu...

Başka söze gerek yok!

Herkese Bora Bebek'ten kocaman sevgiler...


22 Nisan 2012 Pazar

Geç Kalan "Mim"

Canım Heden'ciğim beni mimlemişti, biliyordum... Ama  yazmaya ancak vakit bulabildim. Kendisi beni pek sever ben de onu! Beni affedeceğini biliyorum :) Çok ama çoook teşekkür ediyorum :)

1) Yemek olsam ne yemeği olurdum?
"Yiyecek" olarak düşünüyorum. Cevap veriyorum : "Bal" olurdum.
 Duygulu Derya annenin ömrü boyunca en çok yediği şey "Bal". Babacığım annemi severken "Anneannesi balla beslemiş" diye severmiş :) (Biraz özel oldu ama çaktırmayın ;) ) Doğal olarak ben de baldan olma bir çocuk olarak dünyaya gelmişim :) Varın tadımı siz düşünün!


2) Müzik aleti olsam hangisi olurdum?
"Keman" olurdum. İnsanların bağırlarına bastığı, duygularını paylaşmak için sarıldığı...Dertli anlarında başlarını yaslayıp rahatladıkları, çalarak içlerini döktükleri o muhteşem müzik aleti olurdum. (Annem küçükken keman çalma hayalleri kurarmış. Olmamış... Belki ben çalarım büyüyünce, ne dersiniz?)


3) Araba olsam hangisi olurdum?
Ben araba olmak istemiyorum :( Ama "bisiklet" olabilirdim. Ormanda, deniz kıyısında bir yandan doğayı dinlerken bir yandan bisiklet kullanmak harika olabilir! Henüz denemedim ama ilk fırsatta (yeterince büyüyünce) binmeyi öğreneceğim!

4) Aylardan hangisi olurdum?
Ben "Kasım" ayını çok severim! Sebebini siz tahmin edin :)

5) Ayakkabı olsam hangisi olurdum?
"Parlak bir rugan ayakkabı" olmak, bir bayram sabahı onu çok isteyen ufak bir çocuğun ayağına konmak isterdim! :)

6) Kıyafet olsam hangisi olurdum?
Hmmm bir düşüneyim... Çok şık bir "smokin" olurdum. Büyüyüp o smokini giyer, ortalığı yakardım!

7) Renk olsam hangisi olurdum?
Kırmızı, kırmızı, tabi ki kırmızı!

8) Hayvan olsam hangisi olurdum?
Cıvıl cıvıl öten, insanlara neşe veren minik bir "bülbül" olurdum. Annemin minik bülbülüyüm zaten :)

9) Şu an okuduğum kitabın 137. sayfasında ne var?
Ama ben daha çok küçüğüm, kitap okuyamıyorum ki :( 
Babam ne okuyor diye soracak olursanız, babam İlber Ortaylı'nın "Yakın Tarihin Gerçekleri" isimli kitabını okuyor. Sevgili Ülkü teyzenin hediyesiymiş :) Kitabın 137. sayfasında Ankara Hukuk Mektebi'nin kuruluşundan bahsediliyor dedi babacığım :)



Herkese kocamaaan öpücükler ve sevgiler :)

İşte Geldim, Burdayım!

Beni özleyen olmuş mudur acaba? Bilmiyorum ama ben sizleri çok özledim! Anneciğim 2-3 haftadır çok yoğundu. Süt izni ve haftasonlarında bile evden çalıştı. Bu yüzden onun yardımı olmadan bloguma girip sizlere ulaşma fırsatı bulamadım. Bu hafta annecikle birlikte bu gidişe bir dur dedik! Hazır 23 Nisan tatili de gelmişken kesintisiz uzun bir dinlenmece yapalım dedik. Anladığım kadarıyla anneciğin işleri de yoluna girdi; yoğunluğu azaldı derkeeeen bu kez de babacığım  eve geç gelmeye başladı. Bu kez de onun işleri yoğunlaşmış :( Neyse ki babamın son yoğun haftasıymış. (Annem pek inanmadı ama ben inanmak istiyorum!:) ) Yaz da gelmişken ikisini bir arada görebileceğim uzun yaz akşamları, güneşli yaz günleri beni bekliyor!

Bugün hava çok güzeldi. Biz de ailecek kendimizi dışarı attık. Gittik de gittik, gittik de gittik...Değişik yerler gördüm, deniz havası aldım. Bu arada anladım ki İstanbul çok kalabalık bir şehirmiş! Bu kadar çok insanı dışarıda ve bir arada görmek beni çok şaşırttı. Annem ve babam buna alışmam gerektiğini söylediler.Napalım alışacağız artık...


6 Nisan 2012 Cuma

İyi ki doğdun Eren'imiz!..

Eren...Cıvıl cıvıl bir genç kızın dünya tatlısı bir anneye dönüşümünün ikinci fazında, anne yüreğinde yeşeren ikinci filiz... Anneciğinin gözüne yerleşen ikinci pırıltı...

3 yıl önce bugün doğdu dünyamıza. Ne de güzel oldu, anne-babasının cin oğulları, fıstık Tuana'nın bir tanecik kardeşi oldu!

Bakın şu fotoğraflara...Daha minik bebecikken ne de tatlı gülümsüyor bizim paşa. Ya ablasına ne demeli?Kardeşi olmuş diye sevinçten havalara uçmuştu...Bakın sevimli cimcimeme sevinçten zıplayacak nerdeyse! :)

Son fotoğrafa da imrenmedim desem yalan olur! Çocuklar beni de alın aranızaaaaa!..



Hep böyle mutlu mutlu, kocaman kocaman gül, hep güzel insanlarla karşılaş Eren'ciğim. Ömrün güzel olsun!


1 Nisan 2012 Pazar

Sonunda : Annem ve Ben ve Haftasonu!..

Sevgili anneciğim bir süredir benimle doğru düzün fotoğraf çektiremiyor olmaktan muzdaripti, hatırlarsınız. Sürekli beni hazırlayıp giydiriyor, sona apar topar bir fotoğrafımı çekiyor, biryere gidilecekse gidiyoruz evde kalacaksak kalıyoruz...Fotoğraf makinesi devamlı annemin elinde! Babamla envai çeşit fotoğrafım var bu yüzden ama annemle çok çok az! E tabi bir de annem her çekilen fotoğrafı beğenmez, baba kişisine defalarca defalarca çektirir. Babacığım da fotoğraf çekmekten bitkin düşse de yine sabırla arzulanan o muhteşem pozu yakalamaya çalışır!

Bu fotoğraflar bu sabahtan. Koç burcunun mükemmel erkekleri babacığım ve Osman Amcam'ın peş peşe gelen doğum günlerini güzel bir kahvaltıyla kutlama fikrini hayata geçirmeden 1 saat önce. Kahvaltıyla da doğum günü kutlanır mıymış? Duyar gibi oldum yorumları. Ee malumunuz, gece uykusu benim için çok önemli. Pazar sabahları da erken kalkıp evde "disco discooo" yapacak enerjiye sahip bünyem için erkenden kalkıp gezmelere gitmek, kahvaltı mekanlarında güzel kız bebişlere göz süzmek çok cazip geldi :) Doğum günü bahane, sosyalleşmek şahane!


Bakınız alt fotoğrafta da önceki yazılarda bahsi geçen meşhuuuuur kırmızı pantolonu rahatlıkla görebilirsiniz : (O bahsi merak edenler buraya bir tıkkk...)
Aynı zamanda annemin Pınar Teyzemi fazlasıyla sarıp sarmaladığı için Osman Amcam'ın duruma müdahele etmesi gereken anı, benim bu olup bitene şaşkın şaşkın bakan halimi de görebilirsiniz :




Yakışıklı babacığım ve Osman Amcam'ın iki arada bir derede kutlanan doğumgünleri için mum üfleme anlarını, yüzlerindeki mutlu gülümsemeyi de aşağıdan görebilirsiniz :


Büyümüyor büyümüyor bu büyükler... İçlerinde küçük birer çocuk, gözlerinde ışıl ışıl yıldızlarla bu gidişle büyüyecek gibi de görünmüyorlar, büyümesinler!