Yaz geldi diye rehavetten blogumu ihmal ediyorum sanmayın. Eski sıklıkta post yayınlayamasam da sizleri takip etmeye ve özlemeye devam ediyor Bora Bebeğiniz! Benden haber alamadığınız dönemlerde Bora ve ailesi neler yapıyor diye merak etmiş olabilirsiniz.
Bakın son günlerde ben ve ailem neler yaptık: (Fotoğraflara bakarken 1 ayda nasıl büyüdüğümü de farkedersiniz sanırım:) )
Annem ve babamın kısa Hırvatistan ve Karadağ gezileri'nden kareler...
Ben yüzememiş olsam da annem ve babamın benim için seve seve test ettikleri Adriyatik'in harika suları...
Marco Polo, pazarcı tavsiyesiyle gittikleri restaurant (mış)...
Yakışıklı babacığım Old Town gezisinde...
Annemin benimle telefonda konuşmaya çalıştığı anlardan biri...
Şu manzaranın güzelliğine bakın...İmrenmemek elde değil! Kızmamak da!
Ama bir dahaki sefere beni de götüreceklerine söz verdiler! Bakalım sözlerini tutacaklar mı?
Bu kez Koca Anneannem gitmeme izin vermemişti ama artık büyüdüm sayılır gereksiz yere hasta olmamdan korkulmasını anlamıyorum.
Bakmayın kaygılı göründüğüme, kaşlarımın biçimi öyle! :)
Annemle gülüşmelerimiz...Bitmek bilmeyen kıkırdamalarımız...
Biliyor musunuz, kesinlikle çok komik bir annem var!
Veee sonunda Bora Bebeğiniz Kastamonu topraklarına ayak basar! (Emekler desem daha doğru olur sanırım :) )
Temiz, güneşli ve serin memleket havası; sabahları beni uyandırıp oyuna çağıran tiz sesli horoz arkadaşlarım, mis gibi yumurtalar gönderen tavuklar, ağzımı sulandıran ekşi torba yoğurdu; bana hayran fıstık gibi komşu kızları... Değmeyin keyfime! Siz misiniz beni bırakıp tatile giden? Alın size tatilin en ballısı!
Anneanne ve dedeyle sabahın 8'inde balkonda kahvaltı keyfi...
Meyve dolu leğene daldırılan el ve dişsizliğime rağmen ısırıp ısırıp bıraktığım organik meyveler; sadece kuş seslerinin duyulduğu bir ortamda deliksiz uykular...
Tatilde olmak güzelmiş vesselam!
Annemin getirdiği oyuncak değil, annemin gül yüzü beni böylesine gülümseten...