23 Şubat 2012 Perşembe

Çekiliş Vaaar!

"Büyükler hiçbir şeyi tekbaşlarına anlayamıyorlar, onlara durmadan açıklamalar yapmak da çocuklar için sıkıcı birşey oluyor dogrusu..."

Bu cümle size tanıdık geldi mi? :)

"Ben bir gezegen bilirim, içinde al yanaklı bir bay oturur. Ömründe bir çiçek koklamamış, bir yıldıza bakmamıştır. Hiç, hiç kimseyi sevmemiştir. Yalnız toplamalar yapar. O da senin gibi sabahtan akşama kadar: " Ben ciddi bir adamım, ciddi bir adamım" der durur. Çok da övünür. Ama adam değil ki o, mantardır..."


"Sizler gibi, benim gibi küçük prensi sevenler için, evrenin kimbilir neresindeki bir koyunun bir çiçeği yemiş ya da yememiş olması çok önemli bir şeydir.Gökyüzüne bakın. kendinize 'acaba koyun çiçeği yedi mi, yemedi mi?' diye sorun. Bakın her şey nasıl da değişiyor. Ve bunun neden bu kadar önemli olduğunu büyükler asla anlayamazlar..."

*****

Sevgili Büyüklerim,

İzleyici sayım 50'ye ulaştığında ilk çekilişimi yapmak istediğimi yazmıştım, hatırlarsınız.Sabırla bekledim ve izleyici sayımın 49'dan hoooop diye 53'e çıktığını gördüm son iki günde :) İnsan kırk içinde neyse yetmişinde de öyleymiş...Şimdiden verdiğim sözleri tutmaya alışmam lazım!

Gelelim ilk hediyeme. Hediyeye karar vermek hiç de zor olmadı! Öncelikle hediyemin benim için ve annem için "özel" olması gerekiyordu. Biliyorsunuz, ben annesi babası çok okuyan küçük bir prensim; böyle olunca ilk hediyemin de Antoine De Saint-Exupery'nin "Küçük Prens" adlı romanının olması kaçınılmaz oldu. Maddi değeri değil ama manevi değeri paha biçilmez bir kitapmış; bilenler bilirmiş...

Annem çok küçükken bu kitabı okumuş, tekrar tekrar okumuş...Okurken yazarının çizimlerine dalıp dalıp gidermiş. Sadece küçüklerin değil büyüklerin de çok severek okuduğu; 1943 yılında yazılmış, dünya edebiyat tarihinin şaheserlerinden biri olarak kabul gören bir kitapmış. 






"Unutma, dedi tilki, gülün için harcadiğin zamandır gülünü bu kadar önemli yapan.
 - Gülüm için harcadiğim zaman... dedi küçük prens, hatirlamak için..."


Bu güzel kitaba ve yanında gelecek olan sürpriz hediyeye sahip olmak isteyen sevgili büyüklerim ne mi yapmanız gerekiyor?
  • Blogumun kayıtlı izleyicisi olmanız (Hemen sağ taraftan tıklayarak izlemeye başlayabilirsiniz),
  • 11 Mart 2011 akşamına kadar Bu yayının altına çekilişe katılmak istediğinizi belirten küçük bir yorum bırakmanız
  • Ek olarak blog sahibiyseniz daha fazla kişinin duyması için blogunuzda link vererek bu çekilişi paylaşmanız
yeterli!

Kazanan kişiyi adaletli olmak adına random.org ile belirleyeceğim ve yine buradan duyuracağım.Hediyeler için kargo bedeli tabi ki bana aittir :)

Bol şanslar!

22 Şubat 2012 Çarşamba

Haftasonu & Haftabaşı


Haftasonu babamın çok sevdiği arkadaşı İlhan Amca, eşi Leyla Abla ve kızları Nergis abla bizdelerdi. Nergis Abla'nın geleceğini duyduğumda çok heyecanlandım, yerimde duramadım. Annem benle mi uğraşsın, başka şeylerle mi uğraşsın bilemedi...Nitekim misafirler için birşey hazırlamasına fırsat vermedim! Ne yapayım kabıma sığmıyordum! 
Anneciğim ancak ertelediği lohusa şerbetini yapabildi. "Meğer ne kolaymış lohusa şerbetini yapmak..." deyip durdu sonra. Bundan sonra doğum yapan arkadaşlarının şerbetlerini o yapacakmış. Gökçe Teyzem ve Hatice Teyzem'e özellikle duyurulur! Annem zaten birşeyi güzel yaptığına inanırsa onu ilk kez yapıyor bile olsa o işin uzmanı olduğunu sanır! :) 


Leyla Teyze ve Nergis Abla'nın annemle fotoğrafı...Annem Nergis Abla'ya nasıl da sarılmış bakar mısınız? Neyse kıskanmıyorum şimdilik :) Ama o akşam kendilerine rahat vermemek için baya bir şarkı söyledim. Nergis Abla'nın pek keyfi olmasa da anneme poz vermekten kurtulamadı!


Bana çok güzel hediyeler getirmişler, zahmet etmişler diyeceğim ama mutlu da oldum :) Bakın bana aldıkları çıngıraklı patikler : 
(Önce ne olduğunu anlayamadım, annemin patikleri giydiremesi için epey çırpındım ama patikleri giydikten sonra ayaklarımın her hareketiyle " Şıngır mıngır, çıngır çıngır" sesler çıkmaya başladı! Eğlendim, çok sevdim!)


Bu kurabiyeler de Pazartesi gününün beklenen ziyaretçisi sevgili Burcu Teyzem'e hazırlanmıştı ama Burcu Teyzem gelemedi... Kurabiyelere yazık oldu! (Yok yok yazık olur mu hiç? Kısa sürede ortadan kaybettim onları...)


Annemle babam haftasonunda arta kalan zamanlarda koşturup durdular.Kah erken kalkıp koşuya gittiler, kah pazara çıktılar; bir baktım anneannemle Ender Dayım geldi, bir baktım annemle babam AVM AVM dolaşıyorlar.  Geceleri annemin işiyle ilgili online eğitimler aldığını duydum ama Türkçe değildi sanırım anlamaya çalışsam da anlayamadım...
Bir ara Nazan Teyzem'in babası Ali Amca'dan bahsedildiğini duydum, ameliyat olmuş. Ziyarete giderken beni götürmediler. Kendisini göremedim ama ellerinden öperim, çabucak iyileş Ali Amca'cığım! 
 Bir de Pazartesi akşamı babannemlere gittik, özlemiştim onları çok mutlu oldum :) Blogumu onlara da gösterdim, şarkımı dinlettim. Çok beğendiler...Epey ilgi topladım...Tutmayın beni uçacağım! :)

21 Şubat 2012 Salı

Röportajımız...

Anneciğim gibi diğer Blogger Anneler Filiz Abla'nın öncülüğü ile bir grupla bir araya gelmişler. Ardından da Blogger Anneler ismiyle bir blog kurmuşlar. Sanırım tanışmak, kaynaşmak, hep bir arada olmak istiyorlar...

Blogger Anneler sitesi annemle blogumuz hakkında küçük bir röportaj yaptılar. Röportajımızı buradan okuyabilirsiniz :

Blogger Anneler

Emeği geçen herkese anneciğimle birlikte teşekkür ediyoruz, sizleri de Blogger Anneler grubuna bekliyoruz!

Herkese sevgiler, saygılar...


17 Şubat 2012 Cuma

Sonunda Bunu Da Yaptım!

Bilgisayarınızın sesini açın ve ne yaptığımı dinleyin sevgili büyüklerim :) Belki "Peeeh, bu da birşey yaptığını sanıyor!" diyebilirsiniz... Ama unutmayın, henüz 2,5 aylık bir bebeğim been. Gülümsemeyi bile henüz 1 ay önce öğrendim. Gerisini siz düşünün artık...

Evet oldu, sonunda bloguma müzik de ekleyebildim. Sizin için kolay olabilir ama benim için hiç de kolay olmadı. Öncesinde epey araştırma yaptım. Zor sanıyordum ama değilmiş... Bu konuda annemin yardımlarını da göz ardı edemeyeceğim. Siz kendisini tanımazsınız (pardon tanıyanlar da var elbet) kendisi takıntılı bir hatundur. Kafasına birşey taktı mı, birşey yapmak istedi mi onu yapana kadar gözüne uyku girmez! Bloguma şarkı eklemek istediğimi anlayınca ne yaptı etti öğrendi ve uyguladı. Centilmenlik yaptım, şarkı seçimini de kendisine bıraktım. Manalı birşey seçtiğini düşünüyorum ki gözleri doldu dinlerken... Küçük ellerimi öptü öptü, durdu... Tıpkı ilk kez öptüğü gibi...

Kadınları anlamak zor, demiş miydim daha önce? :) Anneleri anlamaksa annelik gibi mucize!


16 Şubat 2012 Perşembe

Saçlarım Daha Parlak, Daha Yumuşak!

Henüz bana hediyeler alacak bir sevgilim olmasa da sevgililer gününde diğer sevenlerim beni unutmadılar! Koca dedemden kocamaaan bir araba geldi bana. Doğrusu bu kadar büyük bir hediye beklemiyordum! Çok sevindim ama hemen belli etmedim; daha doğrusu edemedim. Önce ev ahalisi araba üzerinde çeşitli deneyler yaptılar. "Nasıl açılır, nasıl kapanır?","Ağır mıymış, hafif miymiş?", "Rahat mıymış, değil miymiş?", "Aman çocuk içindeyken kapanmasın!", "Emniyet kilidi  var mıymış?" gibi cümle duydum bolca... Birkaç kez beni kucaklayıp kucaklayıp arabaya yatırdılar. Yüzüme meraklı meraklı baktılar... Sanırım beğenip beğenmediğimi anlamaya çalıştılar. Ama ben cool bir bebeğim, hemen belli eder miyim? Yoo, tabi ki belli etmedim arabaya bayıldığımı :) Ama laf aramızda, gerçekten çok beğendim. Havalar ısınır ısınmaz arabama atlayıp bol bol gezeceğim, minik kız bebişlere arabamı göstereceğim :)

Ercan Abi'm ve sevgili eşi Sultan Abla'm bana oyun kartları almışlar. Beklemiyordum...  Akşam babamın eve gelmesiyle oyun kartlarıma kavuştum. Bir sevindim, bir sevindim! Zira sıkılmıştım annemin beni çıngırakla eğlendirmeye çalışmasından! Değişiklik oldu... Ben daha ciddi, daha öğretici oyunlarla oynamalıyım artık! Beni düşünmüşler, incelik etmişler...Anne babam gibi kitaba, yazıya-çiziye meraklı bir çocuk olacağımı tahmin etmişler belli ki! Minik kardeşim gelsin de onunla da oynayalım diye hayaller kurmaya başladım şimdiden...


Tanıştırayım : Bunlar da ilk saç fırçam ve tarağım! Efendim, fırçam at kılından yapılmış. Henüz at görmedim ama at kılından yapılma bir fırça gördüm. Malum kış bebeğiyiz... Hayvanat bahçesine gitme fırsatımız olmadı. Gerçi bu kadar küçükken beni oraya alırlar mıydı bilmiyorum ama ikna kabiliyetimi kullanıp ne yapıp eder, girerdim sanırım!


Annem sabah kalkar kalkmaz taradı da taradı beni... Önce hoşuma gitti,mayıştım. Sonra taramaların sonunun gelmeyeceğini anlayınca bir çığlık kopardım! Annemi korkuttum. Fırçadan da kurtuldum. Ne de olsa herşeyin azı karar, çoğu zarar. (Bu atasözünü de geçenlerde duymuştum, kullanmak bu posta nasipmiş!)


Saçlarım artık daha yumuşak, daha parlak. Çok mu yakışıklı oldum nedir? Bekleyin beni kızlar, geliyoruuuuuuum!!!

14 Şubat 2012 Salı

Deliye hergün bayram, bize hergün sevgililer günü!

***

küçük anne, kelepir kız,
bir şey söyle bana,
bana bir laf et ki binlerce,
onbinlerce görüntü anlatamasın.

genceli nizami'nin dediği gibi
taşı onunla yıkasalar
üzerinde akik biter,
bakışların ki...

ikinci bir parıltı var senin bakışlarında
keşke yalnız bunun için sevseydim seni.


Cemal Süreya

***


12 Şubat 2012 Pazar

Zamansız Şarkılar ve Bizim Aile

Ahh bayılıyorum, bayılıyorum bu şarkılara! Kimdir nedir bilmiyordum ama öğrendim. İskender Paydaş'ın yeniden düzenlediği şarkılarmış beni benden alan, kanımı kaynatan... Hala çocukluk yıllarının şarkılarını dinlemeye bayılan annem, her pazar sabahı son ses Sean Paul şarkıları açıp coşan babam ve henüz müzik zevki oluşmamış pür i pak kulaklarımla ben, İskender Paydaş'ın bu yeni albümüyle ortak bir noktada buluşmuş olduk...

Annem özellikle Mirkelam & Atiye düeti olan "Nasıl Yani" şarkısını seviyor. Babamsa Mustafa Ceceli'nin söylediği "Sensiz Olmaz Ki" şarkısını... Benseeee Kenan Doğulu'nun "Doktor" şarkısına kelimenin tam anlamıyla bayılıyorum. Şimdilik şarkılara mırıl mırıl sesler çıkararak eşlik ediyorum. Kafamı annemin boynuna iyice yerleştiriyor, minik ellerimle sarılıp "pıt pıt" sırtına vurarak tempo tutuyorum! Annemse mecburen dansediyormuş gibi görünse de aslında o da zevk alıyor bu müziklerle eğlenmekten ! :)

Bu arada niye annemle çok az fotoğrafım var benim? Bugün buna taktım biraz... Anladım ki kadın sürekli benle ilgilenmekten, 5 dakikalık molalarında ise beni fotoğraflamaya çalışmaktan poz vermeye fırsat bulamıyor! Babacığım sana sesleniyorum, artık şu makineyi sen al da eline anneciğimle bizim fotoğraflarımızı çek!


9 Şubat 2012 Perşembe

Akrobatik Hareketler & Babamla Gülüşmeler

Bugünlerde enerji fazlam var sanırım. Elimi kolumu durduramıyor, nereye koyacağımı şaşırıyorum.



Kar yağıyor diye dışarı da çıkamıyorum, sıkılıyorum hem de çok :( Evde çıngırakla beni oyalayabileceklerini sanıyorlar. Bana yeter mi? Tabi ki hayır!

Anneme oynak şarkılar çaldırıp ben de başlıyorum dansetmeye, çıngırağım bir yandan, bir yandan mırıl mırıl eşlik eden güzel sesim... Anneme müzik ziyafeti çekiyorum!

Sonra gelsin babamla sarılmalar, hoplamalar, sallanmalar, gıdıklanmalar... Gülmekten kırılıyorum :))) Annem bile şaşırıyor babamla bu kadar eğlenmemize! Sanırım biraz da kıskanıyor bizi (duymasın;) ).

Bir süre sonra yorulup derinlere dalıyorum tabi ki... Ee, ertesi güne biraz enerji toplamak gerek! Kendime ninni söylete söylete uykuya dalıyorum. Benim gibi minik kuzuları sayıyorum...

4 Şubat 2012 Cumartesi

Bloggerlar Arası Çekiliş & Hediyeleşme Akımı

Ne çok hediye geldi bana Allah'ım, ne çok sevenim var! Hediye almak çok güzelmiş gerçekten ama ben artık hediye vermenin de iyice tadına varmak istiyorum! Takip etmiyorum sanmayın, blog aleminde bir hediyeleşme furyası, bir çekiliş, bir etkinliktir gidiyor... İmrenmiyor değilim; hem benim de bazı projelerim yok değil sevgili okuyucularım, büyüklerim...

Artık ben de blogumun okuyucuları -daha doğrusu izleyicileri- arasından şanslı birine / birilerine hediye göndermek istiyorum. Hediyem hazır bile! Ama küçük bir sorunum var :( Aralarından çekiliş yapıp hediye gönderebilecek kadar izleyicim yok. İlk hedefim şu anda 25 kişi olan blogumun kayıtlı izleyicilerinin 50 kişiye ulaşması. İşte o zaman rahat rahat törenler eşliğinde beni mutlu edecek hediye organizasyonumu düzenleyeceğim!

Bu arada biliyorum, duyuyorum; beni okudukları halde kayıtlı izleyicim olmayan takipçilerim var. Hediye çekilişine dahil olmak isteyen okuyucularımın ana sayfadan "Bu siteye katılın" linkine tıklayarak ben izlemeye almalarını rica ediyorum. (Bu detaylı açıklama özellikle yorum yazmaya çalışıp yazamadıklarını söyleyen anne ve babamın sevgili arkadaşları için geldi. Bilenler zaten biliyordur :) )

Çekiliş zamanı geldiğinde ayrı bir postla duyurup heyecan yaratacacağımdan emin olabilirsiniz! Kih kih kih kih :))))


2 Şubat 2012 Perşembe

14 Şubat İçin Harika Bir Sürpriz

Ben de bazı önemli gün ve haftaları öğrenmeye başladım artık. Yeni yıla hastane odasında girmiştim, biliyorsunuz. O nedenle önemli gün "yılbaşı"ndan pek birşey anlamadım! Gerçi babacığım hastanedeki günlerimizi otel konforunda geçirilen bir tatile benzetip morali bozuk annemi hem güldürüp hem kızdırmaya çalışıyordu ama yine de ağız tadıyla geçirmek istediğimiz önemli günleri bekliyoruz ailecek...

Sevginin, sevmenin, sevilmenin kutlanmasına gerek var mı? Belki evet, belki hayır... İnsanları tüketime zorlayan önemli günlerden hoşlanmıyormuşuz ailecek (annem öyle söylüyor...) ama birşeyleri bahane ederek veya yok yerden bahane bularak hediye vermek-almak dünyanın en güzel şeyiymiş. 

Neyse ben neden bahsedecektim? Derin mevzulara girince şu küçücük kafam karıştı birden :) 

14 Şubat'ta Sevgililer Günü kutlanırmış. Zamanla öğrenmek zorunda kalacağım sanırım bu günü, kızlar nasılsa öğretecekmiş. (Bunu da annem söylüyor...) :)  Bekleyip göreceğim!

Sevgililer Günü için Beyaz Ev Ağva'dan bir hediye varmış. Kazanan bir çift harika bir tatil geçirecekmiş. Katılım koşulları için buraya tıklamak gerekiyormuş :













Ne kadar güzel bir yer değil mi? Artık ben de gezmek istiyorum, belki kazanmasak bile gideriz buraya.Annem fotoğraflardan çok beğenmiş duyduğum kadarıyla... Şimdi havalar çabucak düzelsin diye dua ediyorum :)

Herkese sevgiler, sevgili günler...

1 Şubat 2012 Çarşamba

Dışarısı Buz Gibi Lapa Lapa Kar Var...

Bir varmış, bir yokmuş... Bir zamanlar bir Barış Manço varmış. Bütün çocuklar onu çok severlermiş. Anneciğimin çok küçükken onun 7'den 77'ye isimli programına katılmakmış hayali... Başka çocuk programlarına, yarışmalara katılmış annem ama Barış Manço'nunkine katılamamış; kısmet olmamış. Hep içinde kalmış. 1999'da 1 Şubat'ta Barış Manço hayatını kaybettiğinde 16 yaşında olan annemin hala içindeymiş onunla tanışamamış olmak.

Hala dinleniyormuş şarkıları, hala seviliyormuş. Geçenlerde babacığım "Nane limon kabuğu" ve "Sarı Çizmeli Mehmet Ağa" şarkılarını çalmıştı, meğer Barış Manço'ymuş dinlediğim o etkili ses...

Kendisini görememiş, tanımamış olsam da şarkılarını dinleyerek büyüyecek olmayı bilmek güzel. Ölüm yıldönümünde saygıyla anıyor, bu karlı İstanbul sabahında  onun bu şarkısını dinliyorum :

"Dışarısı buz gibi lapa lapa kar var, benim içim yanıyooooor!" Kara Sevda