13 Ocak 2012 Cuma

Ben Bora Bey Nasılım?*

*Edip Cansever'in tiyatroya da uyarlanan "Ben Ruhi Bey Nasılım?" şiirine atıftır!

Nasıl mıyım? Büyük bir kartopu kıvamında, ara ara elma şekeri kızıllığında, dolgulu yeşil zeytin tadında iyileşmeye devam eden bir "Derya Kuzusu"yum.

Kırkım kuş oldu uçtu, uçtu gitti!..Lakin zat-ı alim Bora Bey henüz kanatlanıp uçamadı. Bakmayın böyle eski Türkçe sözlükten çıkmış gibi kelam ettiğime -öhhoo öhhoo!- yazdığıma demek istedim. Bilinçaltımda edebi çalışmalarla iştigal ediyorum. Ne yapayım can sıkıntısı işte!

Beni merak ediyorsunuz biliyorum. Annem hepinizi arayıp bilgi veremiyor çoğu zaman. Zaten cep telefonuuyla arası iyi olmayan annem iyice bakamaz oldu telefonlarına. Ne de olsa tüm zamanını ben dolduruyorum onun. Paşa paşa uyurken cep telefonu sesi duyduğumda veya annem fısıltıyla konuşmaya başladığında hemen uyanıyorum. Zira bu hatunun benden başka kimseyle ilgilenmesine tahammülüm yok! Bu kişi babam bile olsa, gözlerini benden ayırdığında başlıyorum çırpınmaya... Sıcacık anne kucağı ilk kıskançlık duygumu kolayca yatıştırmamı sağlıyor.


Minik bünyemin hastalıkla başetmesi kolay olmadı. Ama ben öyle hastalıklara kolay pabuç bırakacak bir bebek değilim tahmin edersiniz! İnat ettim, direndim; sürekli serum yemekten minik elim yara bere içinde kaldı, kabuk bağladı. Yine de "gık" demedim, ağlamadım. Annem televizyonda izlediği kola reklamının müziğiyle bile duygulanır ağlar olmuştu. Babam gündüz işyerinde, akşam hastanede annem ve benim için mesai yapıyordu. İyi olmalı ve taze annecik ve babacığın yüzlerini güldürmeliydim!

Ailemin, tüm sevenlerimin, büyüklerimin dualarıyla ve doktorumun yardımıyla hayattaki ilk zorlu sınavımı başarıyla geçtim. İyileştim!

Ne yazık ki hastalık sonrası havaların iyice soğumasıyla dışarı çıkma yasağım biraz uzadı. Bir de buna virüs kapmam tehlikesinden dolayı misafir yasağı da eklenince günlerim sıkıcı geçmeye başladı. Önceleri dışarı çıkamasam da sevgili ziyaretçilerimle gülüp eğleniyor, kucaklarda hoplayıp zıplıyor, dans ediyordum. Geçici bir süre annem ve babamla haşır neşir olmak zorundayım :(  Hepinizi çok özledim... Hem daha göremediğim çok sevenim var biliyorum.

En başta Deniz Dayım'ı görmek için sabırsızlanıyorum. Sınavları bitmiş, yakında koşup yanıma gelecekmiş diye duydum. Bir de konuşulanlara bakılırsa çok ama çoook yakışıklı, alımlı-çalımlıymış sevgili dayıcığım! Çocukluğunda yaramazlığıyla anneanemleri,  ergenliğinde yakışıklılığıyla kızları çileden çıkarırmış! Ondan öğreneceğim çok şey var sanki ;)

Çok yakında insan içine çıkacağımı düşünüyor, o zamana kadar "Ya sabır!" diyerek annemi kemirmeye devam ediyor; sizleri saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

4 yorum:

  1. Seni yerim ben ya Biriciğimmm :) Bol bol koklamak istiyorum seni Bora, çok çok çok özledi Tuğçe ablan seni :(

    YanıtlaSil
  2. Tuğçe Ablacım ben de çok özlemiştim sen, koklaştık ohhh ne iyi geldi :) Ama şimdi tekrar özlicem ben seni :( Benden Antalya'ya selamlar...

    YanıtlaSil
  3. Sen Bora Bey nasılsın ? :) Kırmızı battaniyesi fonda ,pofuduk hırkasıyla ne de güzel pozlar vermiş benim oğluşum...Büyücek de Nazoş teyzesinin çocuklarına abilik mi yapıcak benim oğlum...Ahh o günler gelse de görsek ...:) Sizi oynarken hayal ediyorum,kumda kürekleriniz ellerinizde ,biz de annişinle şemsiyenin altında hoşsohbet bir görüntü hayal ettim birden nedense :)) ne hoş olurdu :)) öpüyorum seni tatlıcığımm...

    YanıtlaSil
  4. Çok yalnızım Nazoş Teyzem, evet evet ben de arkadaş istiyorum! Denize gitmek, kumda oynamak istiyorum...Kuzenlerimi şimdiden dört gözle bekliyorum! Siz annemle keyif yaparken biz de plajda oyunlar oynayacağız!!!

    YanıtlaSil

Teşekkürler